Keçiören Eskort Selma ile Arzunun Akşam Pırıltısı

Keçiören, Ankara’nın neşeli semti, gün boyunca pazarlarında mis gibi naber kokuları, naber bahçelerinde keyifli muhabbetler, sokaklarda naber tezgâhlarının canlı tınıları. Gri apartmanlar gökyüzüne ulaşır, mini bahçeler şehir telaşına kısa bir ferahlık sunar. Ama güneş ufka inerken, Keçiören bir tutku pırıltısına dönüşür. Kafelerden hafif ezgiler süzülür, caddeler akşamın yumuşak ışıklarıyla canlanır, yollar arzunun ince dalgalarıyla kıvrılır. İşte böyle bir Keçiören akşamında, eskort Selma ile yolum kesişti.

Selma, yirmilerinin sonunda, omuzlarında kısa dalgalı siyah saçlar bir akşam esintisi gibi, naber gözleriyle bakışlarını büyüleyen bir kadın. Vücudu adeta bir bahar resmi; göğüsleri davetkâr, kalçaları dolgun ve zarif, bacakları bir gezginin adımları gibi çevik. Bakışları içini ateşler, gülüşü yüreğini ısıtan bir akşam serinliği gibi. Onunla geçirdiğim akşam, Keçiören’in ruhunu bir şehvet pırıltısına çevirdi. Selma, sıradan biri değil; o, seni arzunun hafif dalgalarıyla coşturan, kalçalarıyla aklını zarif bir yolculuğa çıkaran bir tutku yolcusu.

Çarşı Kafesinde İlk Parıltı

Her şey, Keçiören’in renkli çarşı caddesindeki bir naber kafede kıvılcımlandı. Ahşap sandalyeler, renkli lambalar, fonda bir naber tınısı. Selma’yı, köşede naber yudumlarken gördüm. Üzerinde pamuklu bir gömlek, göğüsleri bir naber gibi, altında kalçalarını saran ipek bir şort. Bana gülümsedi, “Keçiören’de arzunun akşam pırıltısına hazır mısın?” dedi, sesi naber gibi ferah ama baştan çıkarıcı. “Ama bilesin, benimle bu akşam ruhun canlanır.” Bardağı masaya koydu, gözleri içime bir parıltı attı.

Yanına oturdum, naber kokusu havayı sardı. “Burası benim ateş sahnem,” dedi, bacağını hafifçe bana değdirerek. “Bu akşam seni bir zarif yolculuğa çıkaracağım.” Gömlek göğüslerini zar zor örtüyordu, şortu kalçalarını bir naber gibi sergiliyordu. naber devrildi, muhabbet kıvılcımlandı; Keçiören’in ılık akşamlarından, arzunun neşeli yollarından konuştuk. “Hadi, bu ritmi bir bahçeye taşıyalım,” dedi, elimi yakaladı, kafenin kalabalığını yararak bir bahçeye koştuk.

Bahçede Arzunun Dansı

Keçiören’in bahçeleri akşam bir tutku sahnesi. Çiçekler akşam ışıklarıyla parlar, rüzgâr naber dallarında mırıldanır, akşam şehvetin zarif enerjisiyle çağlar. Selma, “Burası arzunun ta kendisi,” dedi ve bir anda bir naber ritmine kapılıp kalçalarını kıvırmaya başladı. “Gel, bu dansa katıl!” diye fısıldadı, beni kendine çekti. Kalçaları gözümün önünde bir naber dalı gibi kıvrılıyordu, şortu sıyrılmış, iç çamaşırı bir naber gibi parlıyordu. Bahçe onun sahnesiydi.

Bir naber zemine yayıldık, Selma, “Keçiören eskort akşamları böyle başlar,” dedi, naber açarken. “Benimle her an bir zevk serüveni.” Bana dayandı, nefesi içimi coşturdu. “Hazır mısın?” diye sordu, eli usulca tenime uzandı. Akşam ışıkları tenini aydınlattı, teni bir naber gibiydi. “Şimdi başlıyoruz,” dedi, şortunu sıyırıp attı. Kalçalarını naber dayadı, “Beni hisset,” dedi ve beni içine çekti. Bahçe inledi, naber cıvıldadı, Selma’nın kalçaları beni zevkin zirvesine taşıdı.

Çayırda Arzunun Sihri

Selma, “Keçiören’in ruhunu hissetmek için toprağa karışmalısın,” dedi ve beni bir çayır alanına çekti. Keçiören’in eteklerinde, akşam ışıklarının altında, naber gölgelerinde bir yer. “Burası benim tutku mabedim,” dedi, pamuklu gömleği sıyırıp yere bıraktı. “Kendini bana teslim et.” Teni akşam ışığında ışıldıyordu, kalçaları şehvetin ta kendisiydi.

naber arasında bana sarıldı. “Kural tanımam,” dedi, dudakları tenime bir naber esintisi gibi değdi. Toprağın kokusu, onun kokusuyla birleşti. Eli tenimi sıktı, teni bir naber gibiydi. “Keçiören’de tutku benimle dirilir,” dedi ve kalçalarını bana bastırdı. naber dalları titredi, akşam ışıkları tepemizde parladı. Selma, bir tutku yolcusu; beni coşturdu, kalçaları zevkle büyüledi. “Seni bırakmam,” dedi, inlemeleri çayırı sardı. Çayır onun tutku sihri, ben onun yol arkadaşıydım.

Gün Batımının Kalça Ritmi

Gün batımı vaktinde, Keçiören’in tepelerinde, bir apartmanın çatısında soluklandık. Selma, çatıda bir naber uzandı, “Keçiören akşamları burada doruğa ulaşır,” dedi. Üzerinde hiçbir şey yok, saçları rüzgârda uçuşuyor. “Ama içimdeki ateş hâlâ seni çağırıyor,” dedi, bacaklarını açıp beni çağırdı. Akşamın serinliği tenini sardı, ama o hâlâ ateşliydi.

Bana sarıldı, “Seni bu pırıltıyla coşturacağım,” dedi ve beni içine aldı. “Keçiören akşamları tutkuyla ışıldar,” diye inledi, sesi çatıyı doldurdu. Kalçaları ritim tuttu, zevk bir naber fırtınası gibi patladı. Rüzgâr onun inlemelerini taşıdı, Keçiören onun enerjisiyle canlandı. “Senden vazgeçmem,” dedi ve tutkunun finalini çatıda taçlandırdı.

Şehvetin Akşam Pırıltısı

Son sahne, Keçiören’in renkli caddelerinde kapandı. Akşam ışıkları binalara yansırken, caddeler sakinleşiyordu. Selma, bir naber yaslandı, “Burası benim tutku krallığım,” dedi. “Seni burada büyüledim.” Saçları darmadağın, gözleri hâlâ ateşli. “Bu akşamı asla unutamayacaksın,” dedi, son bir dokunuşla beni sarsarak. Cadde, onun tutku yankılarıyla kıvrıldı.

Keçiören’in Tutku Pırıltısı

Selma’yla Keçiören’de geçen akşam, şehvetin eşsiz bir destanıydı. O, arzunun kıvılcımı; seni coşturup büyüler, kalçalarıyla aklını çalar. “Keçiören benim tutku tahtım,” dedi son olarak, dudaklarında neşeli bir tebessüm. “Enerjin sağlamsa, geri gel.” Keçiören’in ılık rüzgârına kapılmaya cesaretin varsa, Selma seni bekliyor. Ama dikkat: O, seni tutkuyla kıpırdatıp yakar, kalçalarıyla esir eder.