Keçiören Eskort Melike ile Tutku Ateşi

Keçiören Eskort Melike ile Tutku Ateşi

Keçiören, Ankara’nın hareketli ve modern semtlerinden biri, gündüzleri geniş bulvarları, kalabalık çarşıları ve taze kahve kokularıyla dolup taşar. Ancak gece çöktüğünde, bu semt bir tutku yangınına dönüşür. Neon ışıklı sokaklar, müzikle titreşen mekânlar ve şehrin gece esintisi, arzunun ateşini körükler. İşte böyle bir Keçiören gecesinde, eskort Melike ile hikayem başladı—onun kendi evinde, şehvetin merkezi olan bir alanda.

Melike, yirmilerinin sonunda, uzun, dalgalı kumral saçları bir gece esintisi gibi savrulan, ela gözleriyle ruhunu ele geçiren bir kadın. Teni, ay ışığında altın gibi parlar; göğüsleri bir baştan çıkarma melodisi, kalçaları bir dansın kıvrımı, bacakları bir kuğunun zarif süzülüşü gibi. Bakışları bir kıvılcım gibi çarpar, gülüşü damarlarında bir fırtına başlatır. Onun evinde geçirdiğim gece, Keçiören’in ruhunu bir arzu şölenine çevirdi. Melike, sıradan biri değil; o, seni kendi alanında tutkuyla saran, her hareketiyle aklını çalan bir baştan çıkarıcı.

Evinde İlk Kıvılcım

Her şey, Melike’nin Keçiören’deki modern dairesinde alevlendi. Koyu ahşap zemin, loş ışıkların dansı, fonda hafif bir caz tınısı. Kapıyı açtığında, üzerinde ince bir saten elbise, göğüsleri bir sır gibi çağırıyor, kalçalarını saran kumaş geceye meydan okuyordu. Bana sırıttı, “Keçiören’in tutku ateşine hazır mısın?” dedi, sesi ipek gibi yumuşak ama bir volkan gibi patlayıcı. “Ama dikkat et, bu gece ruhun alev alabilir.” Çantasını bir köşeye bıraktı, gözleri bir avcının parıltısıyla ışıldadı.

İçeri girdim, dairede amber ve gül kokusu havayı sarmıştı. “Bu ev benim tutku sahnem,” dedi, omzuma hafifçe dokunarak. “Seni bu gece vahşi bir rüyaya çekiyorum.” Elbisesi göğüslerini zarifçe sarmış, kalçalarını bir sanat eseri gibi sergiliyordu. Şampanya kadehleri masada çarpıştı, sohbet bir alev gibi yükseldi; Keçiören’in neon gecelerinden, arzunun gizli sokaklarına uzandık. “Hadi, bu ateşi yatak odama taşıyalım,” dedi, elimi yakaladı, dairenin koridorlarını bir rüzgâr gibi geçti.

Yatak Odasında Tutku Yangını

Melike’nin yatak odası, gece bir şehvet tapınağına dönüştü. Koyu mavi kadife perdeler, mumların titrek ışıklarıyla dans ediyor, açık pencerelerden şehrin serin esintisi sızıyor, atmosfer tutkuyla çınlıyor. Melike, “Burası benim yangın alanım,” dedi ve bir anda müziğin ritmine kapılıp kalçalarını oynatmaya başladı. “Hadi, bu ateşe dal!” diye fısıldadı, beni kendine çekti. Kalçaları gözlerimin önünde bir fırtına gibi kıvrılıyordu, elbisesi kaymış, iç çamaşırı ay ışığında bir elmas gibi parlıyordu. Bu oda onun krallığıydı.

Yatağa uzandık, Melike, “Keçiören geceleri benimle hayat bulur,” dedi, bir kadeh kırmızı şarap uzatırken. “Benimle her an bir tutku patlaması.” Bana doğru eğildi, nefesi tenimde bir alev gibi gezindi. “Cesaretin var mı?” diye sordu, parmakları tenimde bir melodi gibi dolaştı. Ay ışığı tenini bir tablo gibi boyadı, pürüzsüz ve çağırıcı. “Şov başlasın,” dedi, elbisesini bir esinti gibi yere bıraktı. Kalçalarını bana yasladı, “Beni hisset,” dedi ve beni içine çekti. Oda sarsıldı, şehir ışıkları camlara vurdu, Melike’nin kalçaları beni arzunun zirvesine fırlattı.

Balkonda Vahşi Cazibe

Melike, “Keçiören’in ruhunu tatmak için şehri kucaklamalısın,” dedi ve beni dairenin balkonuna çekti. Neon ışıklı bulvarlara nazır, ay ışığının gölgesinde bir sahne, ufukta şehrin titreşen silueti. “Burası benim tutku mabedim,” dedi, elbiseyi tamamen bırakıp rüzgâra teslim etti. “Bana kendini bırak.” Teni ay ışığında bir mücevher gibi parlıyordu, kalçaları arzunun canlı bir şiiriydi.

Gece esintisiyle bana sarıldı. “Ben kuralsızım,” dedi, dudakları tenime bir kıvılcım gibi değdi. Şehrin beton kokusu, onun baharatlı kokusuyla dans etti. Eli tenimi sıkıca yakaladı, teni bir yaz ateşi gibi yakıyordu. “Keçiören’de tutku benimle uyanır,” dedi ve kalçalarını bana bastırdı. Neon ışıklar sallandı, şehir kükredi. Melike, bir tutku sihirbazıydı; beni alevlere boğdu, kıvrak kalçalarıyla ruhumu ele geçirdi. “Seni bırakmam,” dedi, inlemeleri balkonu bir senfoni gibi doldurdu. Bu balkon onun sihirli arenası, ben onun gece yolcusuydum.

Gece Yarısında Tutku Ritmi

Gece yarısı, yatak odasında soluklandık. Melike, yatağa sere serpe uzandı, “Keçiören geceleri burada doruğa çıkar,” dedi. Üzerinde hiçbir şey yok, saçları esintide dalgalanıyor. “Ama içimdeki yangın hâlâ seni çağırıyor,” dedi, bacaklarını aralayıp beni kendine çekti. Gecenin serinliği tenini okşadı, ama o bir volkan gibi yanıyordu.

Bana sarıldı, “Seni bu alevle büyüleyeceğim,” dedi ve beni içine aldı. “Keçiören geceleri tutkuyla patlar,” diye inledi, sesi odayı doldurdu. Kalçaları bir ritim tuttu, haz bir patlama gibi taştı. Esinti onun inlemelerini taşıdı, daire onun enerjisiyle titredi. “Benden kaçışın yok,” dedi ve arzunun finalini odada taçlandırdı.

Tutku Ateşinin Son Nefesi

Final, dairenin terasında sahnelendi. Neon ışıklar şehre yansırken, Keçiören uykuya dalıyordu. Melike, terasın kenarına yaslandı, “Burası benim tutku krallığım,” dedi. “Seni burada avladım.” Saçları rüzgârda dans ediyor, gözleri hâlâ elektrik yüklü. “Bu geceyi ruhunda taşıyacaksın,” dedi, son bir dokunuşla beni büyüledi. Teras, onun tutku yankılarıyla çınladı.

Keçiören’in Tutku Ateşi

Melike’yle Keçiören’de geçen gece, arzunun destansı bir öyküsüydü. O, tutku ateşi; seni alevlerle sarar, kıvrak kalçalarıyla aklını esir alır. “Keçiören benim ritim tahtım,” dedi son olarak, dudaklarında kurnaz bir tebessüm. “Yüreğin yetiyorsa, geri dön.” Keçiören’in neon gecelerine meydan okumaya cesaretin varsa, Melike seni bekliyor. Ama dikkat: O, seni alevlerle sarmalar, kalçalarıyla ruhunu çalar.


26 Nisan 2025 tarihinde yayınlandı, 57 kez okundu

En Çok Okunan Yazılar

Tüm Yazılar »

KATEGORİLER