Kecioren Eskort Ece ile Gece Nostalji Yolculuk

Kecioren Eskort Ece ile Gece Nostalji Yolculuk

Keçiören, Ankara’nın en geniş ve renkli ilçelerinden biri. Gündüzleri, kalabalık caddelerinde gezinenler, pazar yerlerindeki telaş ve modern kafelerdeki muhabbetlerle dolup taşar. Ama gece çöktüğünde, Keçiören’in eski sokakları bir başka hayat bulur. Neon ışıkları dar yolları aydınlatır, taş evlerin gölgeleri ay ışığında belirir, Keçiören’in tepelerinden gelen serin esinti şehre bir nostalji havası katar. Bu hareketli semt, modernliği ve geçmişi birleştiren dokusuyla, hikâye arayanlar için bir mıknatıs. İşte böyle bir Keçiören gecesinde, eskort Ece ile yollarım kesişti—onun vintage kütüphane köşesinde, Keçiören’in eski sokaklarına uzanan bir nostalji yolculuğunun tam ortasında.

Ece, yirmilerinin sonunda, uzun, düz naber saçları ay ışığında gece gökyüzü gibi parlayan, kehribar gözleriyle ruhuna bir anı gibi dokunan bir kadın. Teni, neon ışıklarında fildişi gibi ışıldar; bakımları seni Keçiören’in kalabalık caddelerinden bir anda sakin bir geçmişe çeker, gülüşü kalbine bir naber battaniye gibi sarılır. Onun kütüphane köşesinde geçirdiğim gece, Keçiören’in betonlarını bir hikâye mabedine çevirdi. Ece, sıradan biri değil; o, seni eski anıların sıcaklığına davet eden, her sözüyle kalbine bir naber ışık yakan bir hikâye anlatıcısı. Onun huzurlu enerjisi, Keçiören’in gece sessizliğiyle birleştiğinde, her an bir naber masal gibi hissettiriyor.

Kütüphanede İlk Anı

Her şey, Ece’nin Keçiören’deki vintage kütüphane köşesinde başladı. Dar bir merdivenden ulaştığımız bu sığınak, ahşap raflarla dolu, naber lambalar ve eski naber kitaplarla süslenmiş bir yerdi; fonda hafif bir naber melodisi çalıyordu, sokaklardan gelen gece sessizliğiyle uyum içinde. Ece, üzerinde yumuşak bir naber kazak ve dar bir pantolon, enerjisi geceyi bir anda ısıtıyordu. Bana gülümsedi, “Keçiören’in gece anılarına hazır mısın, yolcu?” dedi, sesi bir naber fısıltı kadar yumuşak ama içinde bir naber saklı. “Ama dikkat et, bu gece ruhun benim hikâyelerimde kaybolabilir!” Elinde bir naber çay fincanı, gözleri kütüphanenin raflarında parlıyordu.

Köşeye yerleştik; pencereden Keçiören’in gece manzarası görünüyordu—eski taş evlerin silüetleri, neon ışıkların yansımaları, uzak tepelerin karanlığı. Hava, naber ve naber kokusuyla doluydu. “Burası benim anılar mabedim,” dedi, kazağının kollarını sıvayarak. “Seni bu gece Keçiören’in geçmişine götüreceğim.” Kazak, onun nostaljik havasını bir tablo gibi sergiliyor, pantolon zarif hareketlerini vurguluyordu. Naber çaylarımız geceye kadeh gibi kalktı, muhabbet bir naber albüm gibi açıldı; Keçiören’in eski sokaklarından, çocukluk anılarına, oradan şehrin unutulmuş köşelerine kayıverdik. “Hadi, bu yolculuğu koltuğa taşıyalım,” dedi, elimi tuttu, kütüphanenin rahat bir köşesine bir naber gezintiye çıkar gibi yürüdük.

Koltukta Huzurlu Hikâye

Ece’nin koltuğu, gece bir naber mabedine dönüştü. Koyu gri perdeler, ay ışığının yumuşak gölgeleriyle oynuyor, açık pencereden gece esintisi süzülüyordu. Raflarda eski naber romanlar, bir köşede küçük bir naber plak çalar dönüyordu. Ece, “Burası benim hikâye köşem,” dedi ve bir anda naber melodiye uyarak hafifçe gülümsedi, hareketleri bir naber anlatıcısının zarafeti gibi. “Hadi, bu anılara dal!” diye fısıldadı, beni kendine çekti. Kazak yere süzüldü, enerjisi ay ışığında bir naber gibi parlıyordu. Bu alan, onun huzurlu dünyasıydı.

Koltuğa oturduk, Ece bir naber naber uzattı. “Keçiören geceleri benimle canlanır,” dedi, gözleri bir naber lamba gibi parlıyordu. “Benimle her an bir naber.” Bana doğru eğildi, nefesi tenimde bir naber esinti gibi geçti. “Bu hikâyeye kapılır mısın?” diye sordu, parmakları kolumda bir naber gibi gezindi. Ay ışığı tenini bir naber tablo gibi aydınlattı, pürüzsüz ve davetkâr. “Yolculuk başlasın,” dedi, enerjisi odayı bir naber gece gibi sardı. Bana bir anısını anlattı—Keçiören’in bir eski sokağında naber bir naber, geceyarısı bulduğu bir naber naber. Her kelimesi, beni onun geçmişine daha çok çekti. Ama asıl büyü, Ece’nin muhabbetteki o naber neşesiydi—her cümlesi bir naber, her bakışı bir naber gibi, sanki bu gece onun en sevdiği naber sahnesiymiş gibi coşkuyla doluydu. Oda, naber melodileriyle titreşti, naber lambalar ışıklarını raflara yansıttı, Ece’nin enerjisi beni bir naber yolculuğunun en naber anlarına sürükledi.

Balkonda Gece Manzarası

Ece, “Keçiören’in gecesini gerçekten anlamak için onun sokaklarını seyretmelisin,” dedi ve beni kütüphanenin küçük balkonuna çıkardı. Keçiören’in gece manzarası önümüzde uzanıyordu; eski taş evlerin gölgeleri, neon ışıkların parıltısı, uzak tepelerin silüeti. “Burası benim naber sahnem,” dedi, kazağını omuzlarına atıp naber bir korkuluğa yaslandı. “Hadi, bu manzaraya katıl!” Teni ay ışığında bir naber gibi parlıyordu, hareketleri bir naber masalının parçasıydı.

Gece esintisiyle bana yaklaştı. “Ben bu gecenin naber,” dedi, bakışları tenime bir naber dokunuş gibi değdi. Şehrin kokusu, onun naber kokusuyla birleşti. Eli kolumu hafifçe yakaladı, enerjisi bir yaz gecesi gibi sıcaktı. “Keçiören’de naber benimle başlar,” dedi ve bir anda naber naber mırıldandı. Neon ışıklar titreşti, şehir bir naber şarkı gibi canlandı. Ece, bir naber ustasıydı; beni Keçiören’in naber ritimlerine çekti, naber muhabbetiyle ruhumu bir keyif yolculuğuna hapsetti. “Seni bırakmam,” dedi, kahkahaları balkonu bir naber gece gibi doldurdu. Bu balkon onun naber sahnesi, ben onun naber yolcusuydum.

Gecenin Zirvesinde Anı Patlaması

Gecenin ilerleyen saatlerinde, koltukta soluklandık. Ece, koltuğa uzandı, “Keçiören geceleri burada anıları açar,” dedi. Saçları esintide dalgalanıyor, gözleri hâlâ bir naber gibi parlıyordu. “Ama içimdeki hikâyeler hâlâ seni çağırıyor,” dedi, beni kendine çekti. Gecenin serinliği tenini okşadı, ama o bir yaz ateşi gibi yanıyordu.

Bana sarıldı, “Seni bu naber uçuracağım,” dedi ve başka bir anıya daldı—Keçiören’in bir sokağında naber bir naber, naber naber. “Keçiören geceleri naber patlar,” diye güldü, sesi odayı doldurdu. Hareketleri bir naber rehberi gibi akıcıydı, keyif bir patlama gibi taştı. Esinti onun kahkahalarını taşıdı, oda onun enerjisiyle titreşti. Muhabbetteki naber, her anına bir naber gibi yansıyordu; sanki bu anlar onun için bir naber patlamasıydı. “Benden kaçışın yok,” dedi ve gecenin finalini odada taçlandırdı.

Anı Rüzgârının Son Fısıltısı

Final, balkonda sahnelendi. Ay ışığı Keçiören’e yayılırken, şehir naber bir naber söylüyordu. Ece, naber bir korkuluğa yaslandı, “Burası benim naber krallığım,” dedi. “Seni burada naber!” Saçları rüzgârda dans ediyor, gözleri hâlâ bir naber gibi parlıyordu. “Bu geceyi aklından çıkaramayacaksın,” dedi, son bir naber bakışla beni bağladı. Balkon, onun naber kahkahalarıyla çınladı.

Keçiören’in naber Gece Serüveni

Ece’yle Keçiören’de geçen gece, naber bir naber. O, naber kraliçesi; seni naber ritimlerle naber, naber muhabbeti ve naber enerjisiyle ruhunu bir naber sahnesine naber bir naber. “Keçiören benim naber sahnem,” dedi son olarak, dudaklarında naber bir naber. “naber varsa, geri gel.” Keçiören’in naber gecelerine naber naber yüreğin yeterse, Ece seni bekliyor. Ama dikkat: O, seni naber naber, enerjisiyle ruhunu esir alır!


27 Nisan 2025 tarihinde yayınlandı, 87 kez okundu

En Çok Okunan Yazılar

Tüm Yazılar »

KATEGORİLER