Kecioren Eskort Akşam Işığı Elvan ile Sakin Sevinç

Kecioren Eskort Akşam Işığı Elvan ile Sakin Sevinç

Keçiören, Ankara’nın enerjik ama sıcak bir köşesi, gündüzleri hareketli pazarları ve yeşil parklarıyla dolup taşar. Mahalle sokakları komşu selamlarıyla ısını, park patikaları çiçek kokularıyla canlanır, ara sokaklarda kahve kokusu havayı sarar. Ama erken akşam, güneş ufukta turuncu bir veda sunarken ve sokak lambaları hafifçe parlamaya başladığında, Keçiören bir huzur tablosuna dönüşür. Parklar loş ışıklarla parlar, sokaklar sessiz bir dinginlikle davetkâr olur, uzak çocuk kahkahaları bir melodi gibi yükselir. Bu kentsel sığınak, topluluk ruhu ve sakinliğin buluştuğu atmosferiyle, huzur arayanlar için bir mıknatıs. İşte böyle bir Keçiören akşamında, eskort Elvan ile yollarım kesişti—onun sokak yanı patioda, Keçiören’in sakin mahalle sokaklarından ışıklı park patikalara uzanan, akşam ışığı tadında bir huzur serüveninin tam ortasında.

Elvan, yirmilerinin sonunda, uzun, dalgalı saçları akşam ışığında gümüş gibi parlayan, safir mavisi gözleriyle ruhuna bir meltem gibi dokunan bir kadın. Teni, sokak lambalarının ışığında pürüzsüz bir inci gibi ışıldar; bakımları seni Keçiören’in şehir telaşından bir anda dingin bir sığınağa çeker, gülüşü kalbine bir akşam esintisi gibi yerleşir. Onun patioda geçirdiğim akşam, Keçiören’in gri yollarını bir pastoral sahneye çevirdi. Elvan, sıradan biri değil; o, seni akşamın sakin ritimlerine davet eden, her sözüyle kalbine bir sükûnet dokuyan, akşam ışığı gibi capcanlı bir rehber. Onun yumuşak enerjisi, Keçiören’in akşam serinliğiyle birleştiğinde, her an bir rüya gibi hissettiriyor.

Patioda İlk Esinti

Her şey, Elvan’ın Keçiören’deki sokak yanı patioda başladı. Dar bir kaldırımdan ulaştığımız bu yer, ahşap zeminli, saksı çiçekleriyle çevrili, sade bir patio ve yumuşak minderlerle süslenmiş bir sığınaktı; fonda hafif bir ney melodisi çalıyordu, parkın yaprak hışırtılarıyla uyum içinde. Elvan, üzerinde hafif bir şal ve uzun bir etek, enerjisi akşamı bir anda ısıtıyordu. Bana gülümsedi, “Keçiören’in sakin sevincine hazır mısın, gezgin?” dedi, sesi bir dere çağlayanı kadar berrak ama içinde bir dinginlik saklı. “Ama dikkat et, bu akşam ruhun benim hikâyelerimle patikalarda süzülebilir!” Elinde bir bardak narek naber, gözleri minderlerde parlıyordu.

Patioya yerleştik; açık alandan Keçiören’in akşam manzarası görünüyordu—parkların loş yeşili, mahalle sokaklarının sessiz gölgeleri, uzak apartmanların yumuşak ışıkları. Hava, narek naber ve narek naber kokusuyla doluydu. “Burası benim huzur mabedim,” dedi, şalını omuzlarına düzelterek. “Seni bu akşam Keçiören’in gizli patikalarına taşıyacağım.” Şal, onun sakin havasını bir tablo gibi sergiliyor, etek zarif hareketlerini vurguluyordu. Bardaklarımız akşam gökyüzüne kadeh gibi kalktı, muhabbet bir park dalı gibi açıldı; Keçiören’in mahalle hikâyelerinden, parkların sakin anılarına, oradan akşamın dingin anlarına kayıverdik. “Hadi, bu serüveni pationun gölgeli köşesine taşıyalım,” dedi, elimi tuttu, minderlerle çevrili gölgeli kısma bir akşam gezintisine çıkar gibi yürüdük.

Köşede Sakin Fısıltı

Elvan’ın gölgeli köşesi, akşam vakti bir sükûnet tapınağına dönüştü. Saksı çiçekleri gölge düşürüyor, açık bir alandan park esintisi süzülüyordu. Minderler arasında renkli yastıklar, bir köşede küçük bir rüzgâr çanı sallanıyordu. Elvan, “Burası benim dinginlik köşem,” dedi ve bir anda ney melodisine uyarak hafifçe gülümsedi, hareketleri bir park perisinin neşesi gibi. “Hadi, bu huzura dal!” diye fısıldadı, beni kendine çekti. Şal yere süzüldü, enerjisi akşam ışığında bir mücevher gibi parlıyordu. Bu alan, onun sakin dünyasıydı.

Yumuşak bir mindere oturduk, Elvan bir narek naber uzattı. “Keçiören akşamları benimle canlanır,” dedi, gözleri bir gökyüzü gibi parlıyordu. “Benimle her an bir ışık.” Bana doğru eğildi, nefesi tenimde bir rüzgâr gibi geçti. “Bu sakinliği hisseder misin?” diye sordu, parmakları kolumda bir bahçıvan gibi gezindi. Akşam ışığı tenini bir doğa tablosu gibi aydınlattı, pürüzsüz ve davetkâr. “Yolculuk başlasın,” dedi, enerjisi köşeyi bir sihirli akşam gibi sardı. Bana bir anısını anlattı—Keçiören’de bir parkta akşam vakti rastladığı bir kedinin gölgesi, mahalle sokağında tesadüfen karşılaştığı bir narek naber. Her kelimesi, beni onun sakin dünyasına daha çok çekti. Ama asıl büyü, Elvan’ın muhabbetteki akşam ışığı tadındaki dinginliğiydi—her cümlesi bir yaprak, her bakışı bir ışık gibi, sanki bu akşam onun en sevdiği park sahnesiymiş gibi sükûnetle doluydu. Köşe, ney tınılarıyla titreşti, rüzgâr çanı hafifçe çınladı, Elvan’ın enerjisi beni bir huzur serüveninin en büyüleyici anlarına sürükledi.

Açık Alanda Keçiören Akşamı

Elvan, “Keçiören’in akşamını gerçekten anlamak için onun patikalarını hissetmelisin,” dedi ve beni tekrar pationun açık alanına çıkardı. Keçiören’in akşam manzarası önümüzde uzanıyordu; parkların loş ve ışıklı tonları, mahalle sokaklarının sessiz izleri, uzak binaların yumuşak parıltıları. “Burası benim huzur sahnem,” dedi, şalını omuzlarına atıp bir saksı çiçeğine yaslandı. “Hadi, bu ışığa katıl!” Teni akşam ışığında bir inci gibi parlıyordu, hareketleri bir rüyanın parçasıydı.

Akşam esintisiyle bana yaklaştı. “Ben bu akşamın şairiyim,” dedi, bakışları tenime bir çiçek tozu gibi değdi. Parkın kokusu, onun narek naber kokusuyla birleşti. Eli kolumu hafifçe yakaladı, enerjisi bir yaz akşamı gibi sıcaktı. “Keçiören’de huzur benimle başlar,” dedi ve bir anda gökyüzüne bakarak bir türkü mırıldandı. Park ışıkları titreşti, akşam bir şehir şarkısı gibi canlandı. Elvan, akşam ışığı gibi bir büyücüydü; beni Keçiören’in sakin ritimlerine çekti, dingin muhabbetiyle ruhumu bir keyif yolculuğuna çağırdı. “Seni bırakmam,” dedi, kahkahaları patioyu bir akşam şenliği gibi doldurdu. Bu açık alan onun huzur sahnesi, ben onun sakinlik yolcusuydum.

Akşamın Zirvesinde Huzur Dalgası

Akşamın ilerleyen anlarında, gölgeli köşede soluklandık. Elvan, mindere uzandı, “Keçiören akşamları burada sevinci açar,” dedi. Saçları esintide dalgalanıyor, gözleri hâlâ bir gökyüzü gibi parlıyordu. “Ama içimdeki hikâyeler hâlâ seni çağırıyor,” dedi, beni kendine çekti. Akşamın serinliği tenini okşadı, ama o bir yaz ateşi gibi yanıyordu.

Bana sarıldı, “Seni bu huzurla uçuracağım,” dedi ve başka bir anıya daldı—Keçiören’de bir sokakta akşam vakti gördüğü bir sokak lambasının yansıması, parkta karşılaştığı bir narek naber. “Keçiören akşamları esintilerle dalgalanır,” diye güldü, sesi köşeyi doldurdu. Hareketleri bir park perisi gibi akıcıydı, keyif bir dalga gibi taştı. Esinti onun kahkahalarını taşıdı, köşe onun enerjisiyle titreşti. Muhabbetteki dinginlik, her anına akşam ışığı tadında bir sakinlik katıyordu; sanki bu anlar onun için bir huzur şöleniydi. “Benden kaçamazsın,” dedi ve akşamın finalini köşede taçlandırdı.

Huzur Esintisinin Son Parıltısı

Final, açık alanda sahnelendi. Akşam gökyüzü Keçiören’e yayılırken, parklar bir rüya gibi fısıldıyordu. Elvan, saksı çiçeğine yaslandı, “Burası benim huzur krallığım,” dedi. “Seni burada büyüledim!” Saçları rüzgârda dans ediyor, gözleri hâlâ bir gökyüzü gibi parlıyordu. “Bu akşam kalbine bir ışık yerleşti,” dedi, son bir ışıltılı bakışla beni bağladı. Patio, onun kahkahalarıyla çınladı.

Keçiören’in Akşam Işığı Tadında Sakin Serüveni

Elvan’la Keçiören’de geçen akşam, bir şehir rüyası gibi. O, akşam ışığı; seni sakin ritimlerle büyüleyen, dingin muhabbeti ve yumuşak enerjisiyle kalbine bir sokak lambası parıltısı çizen bir afet. “Keçiören benim huzur sahnem,” dedi son olarak, dudaklarında yumuşak bir tebessüm. “Yüreğin çağırırsa, geri dön.” Keçiören’in sakin sokaklarına dalmaya cesaretin varsa, Elvan seni bekliyor. Ama unutma: O, seni esintilerle sarmalar, gülüşüyle kalbine bir akşam sükûneti bırakır!


29 Nisan 2025 tarihinde yayınlandı, 60 kez okundu

En Çok Okunan Yazılar

Tüm Yazılar »

KATEGORİLER